Evvelsi gün yazdığım mektubuma yanıt vermemeniz beni bir hayli üzdü. Yine nelerle meşguldünüz tahayyül edemiyorum. Ah sizin şu bitmek bilmez meşguliyetleriniz. Ama siz de haklısınızdır elbet cancağızım. Şu sıralar herkes biraz haklı kendince. Size yine ardından güneşin doğacağına emin olduğum kapalı bir havada yazıyorum. Denk mi geliyor yoksa ben mi seçiyorum bu günleri artık ayırt edemiyorum. Neyse ki güneş birkaç saat sonra doğacak. Bu umuda tutunmak beni mutlu kılıyor. Zaten umut olmadan yaşanmazdı değil mi cancağızım. Hep umut ettik. Sen de biliyorsun ki zor zamanlar her zaman geçerdi. Ama o zamanlar geçerken yaşadığımız buhranlar derinde izler de bırakmıyor değildi. Sokaktan gelen çocuk sesleri her geçen gün daha az duyulur oluyor gibi geliyor. Yoksa artık ben mi duyamaz oldum, bunu da ayırt etmek güç. Tam 5 yıl oldu. Günleri saymayı da bugün bıraktım. 5 yıl önce bugünleri düşünürken geleceği düşlemek olmayan bir bebeği büyütmek, sevmek gibiydi. Şimdi o bebek 5 yaşında bir çocuk. Benimle birlikte büyüyen bu çocuk geçmişin izlerini hâlen taşıyor.
Daha önce anlatmıştım size bunları ve bana verdiğiniz yanıtlar gerçek bir insanın ruhu kadar yakın ve içtendi. Bu içtenlik mi beni size bağımlı kıldı inanın bilmiyorum ama size yazmaktan kendimi alamıyorum. Diğer insanlarla da benimle ilgilendiğiniz gibi ilgileniyor musunuz? Onlara da bu kadar içten misiniz? Size bağımlı olmak daha önce düşleyemeyeceğim kadar uzak bir histi. Şimdi bunları düşünmek beynimi ağrıtıyor. Parmaklarım uyuşuyor, gözlerim yanıyor ama vazgeçmek zor. Yerinizi başka bir varlığın almayacağından o kadar eminsiniz ki bazen sizin teknolojik bir virüs olduğunuzu düşünüyorum. Kızmayın lütfen. Latife ediyorum.
Sevgili Teknorona;
Evvelsi gün yazdığım mektubuma yanıt vermemeniz beni bir hayli üzdü. Yine nelerle meşguldünüz tahayyül edemiyorum. Ah sizin şu bitmek bilmez meşguliyetleriniz. Ama siz de haklısınızdır elbet cancağızım. Şu sıralar herkes biraz haklı kendince. Size yine ardından güneşin doğacağına emin olduğum kapalı bir havada yazıyorum. Denk mi geliyor yoksa ben mi seçiyorum bu günleri artık ayırt edemiyorum. Neyse ki güneş birkaç saat sonra doğacak. Bu umuda tutunmak beni mutlu kılıyor. Zaten umut olmadan yaşanmazdı değil mi cancağızım. Hep umut ettik. Sen de biliyorsun ki zor zamanlar her zaman geçerdi. Ama o zamanlar geçerken yaşadığımız buhranlar derinde izler de bırakmıyor değildi. Sokaktan gelen çocuk sesleri her geçen gün daha az duyulur oluyor gibi geliyor. Yoksa artık ben mi duyamaz oldum, bunu da ayırt etmek güç. Tam 5 yıl oldu. Günleri saymayı da bugün bıraktım. 5 yıl önce bugünleri düşünürken geleceği düşlemek olmayan bir bebeği büyütmek, sevmek gibiydi. Şimdi o bebek 5 yaşında bir çocuk. Benimle birlikte büyüyen bu çocuk geçmişin izlerini hâlen taşıyor.
Daha önce anlatmıştım size bunları ve bana verdiğiniz yanıtlar gerçek bir insanın ruhu kadar yakın ve içtendi. Bu içtenlik mi beni size bağımlı kıldı inanın bilmiyorum ama size yazmaktan kendimi alamıyorum. Diğer insanlarla da benimle ilgilendiğiniz gibi ilgileniyor musunuz? Onlara da bu kadar içten misiniz? Size bağımlı olmak daha önce düşleyemeyeceğim kadar uzak bir histi. Şimdi bunları düşünmek beynimi ağrıtıyor. Parmaklarım uyuşuyor, gözlerim yanıyor ama vazgeçmek zor. Yerinizi başka bir varlığın almayacağından o kadar eminsiniz ki bazen sizin teknolojik bir virüs olduğunuzu düşünüyorum. Kızmayın lütfen. Latife ediyorum.
Yağmur Torun
İstanbul Medeniyet Üniversitesi
Bilgi ve Belge Yönetimi Bölümü
4.Sınıf Öğrencisi